S�n�f ��retmeniyiz Biz Telif Hakk� Sorumluluk sayfam�zdan bildirilmesi halinde ilgili kanunlar ve y�netmelikler �er�evesinde en ge� 1 (Bir) Hafta i�erisinde taraf�m�zdan gereken i�lemler yap�lacak ve size d�n�� yapacakt�r.
DESTAN VE YAZITLARDA TÜRKLER
Not:Geniş bozkırların ortasında her an saldırıya açık, savunmasız bir coğrafyada yaşayan Türkler, mücadeleci ve savaşçı bir karakter kazanmışlardır.
fakat tiginin kim olduğu henüz bilinememektedir. Onun için bu tigine “Altın Elbiseli Adam” ismi verilmiştir. Kurgan Nedir: Orta Asya’da ki eski Türk mezarlarına kurgan denilirdi. Genellikle devlet yöneticileri için yapılmışlardır. Eski Türklerde ölen kişi kurgan denilen mezara değerli eşyaları ile birlikte gömülürdü. Koruma amaçlı üzerine toprak ya da taş yığılmış olan kurganların önemli bir özelliği de etrafının taş parçaları ile çevrilmiş olmasıdır. Bilgi: Kaşgarlı Mahmud “At Türklerin kanadıdır.” der. Bazı tarihçiler, bozkır kültürünü Atlı Göçebe Kültürü olarak isimlendirir. Çünkü Türk’ün sosyal, ekonomik ve askerî hayatında atın önemli bir yeri vardır. Bu yüzden atı ilk evcilleştiren milletlerden birinin de Türkler olması tesadüf değildir. Konargöçer sanatının en güzel örnekleri at koşum takımlarında görülür. Bilgi: Türkler arasında Gök Tanrı inancı yaygındı. Türkler, ölülerinin ardından yuğ adı verilen cenaze törenleri düzenlerlerdi. Ölümden sonraki yaşama inandıkları için ölünün değerli eşyaları ve silahları da mezara konurdu.
Bilgi Notu: Kut inancı: Türkler hükümdarlık yetkisinin kendilerine Gök tanrı tarafından verildiğine inanıyorlardı. Bu inanışa Kut anlayışı denirdi. Kutun kan yoluyla babadan oğla geçtiği kabul ediliyordu. Kanında kut olan herkes devlet yönetiminde hak sahibiydi. Bu nedenle Türklerde ülke hanedan üyelerinin ortak malı sayılmıştır. Bu inanış hükümdar öldüğünde hanedan üyeleri arasında taht kavgaları yaşanmasına ve devletin kısa ömürlü olmasına neden olmuştur. Kurultay: Devlet işlerinin görüşülerek karara bağlandığı meclise toy (kurultay), denirdi. Kağanın başkanlığında toplanan kurultaya boy beyleri ve Kağanın eşi (hatun) de katılırdı. ORTA ASYA’DA KURULAN TÜRK DEVLETLERİ ASYA BÜYÜK HUN DEVLETİ
Bilgi Notu: İlk düzenli ordu teşkilatı Büyük (Asya) Hun hükümdarı Mete Han tarafından kurulmuştur. Bu yüzden günümüzde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kuruluş yılı olarak Mete Han’ın tahta çıktığı M.Ö 209 yılı kabul edilir. Mete Han, Orta Asya’da Türk birliğini sağlamış, birçok yabancı kavmi kendi hükümranlığı altına almıştır. Mete Han, Hun Devleti’ne en parlak dönemini yaşatmıştır. Mete Han’dan sonra taht kavgaları nedeniyle devlet doğu ve batı olmak üzere ikiye bölünmüştür. Batı Hunları yıkılırken Doğu Hunları Çin egemenliği altına girmiştir. Hun Devleti MS 216’da Çinliler tarafından yıkılmıştır. Asya Hun hükümdarı Mete Han’ın hayatı, Oğuz Kağan Destanı’nın kahramanı Oğuz Kağan ile büyük benzerlik göstermektedir. Bilgi Notu: Asya Hun Devleti;
KÖKTÜRK DEVLETİ (GÖKTÜRKLER)
Kök Türkler, Türk tarihinin model devletidir. Sosyal yapı, devlet teşkilatı ve inanç sistemi ile uzun yıllar bütün Türk devletleri için model oldu. Mukan Kağan’ın ölümünden sonra devlet Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldı. 630 yılında Doğu Kök Türk Devleti, Çinliler tarafından ortadan kaldırıldı. Batı Kök Türk Devleti ise 630 yılında Çin’e bağlandı. Köktürkler;
Köktürk devletinin dağılmasından sonra Türkler yeniden toparlanarak harekete geçtiler. Çinlilere başkaldıran Kök Türkler nihayet Kutluk Kağan liderliğinde Ötüken’i aldı. Kutluk Kağan İlteriş unvanı alarak II. Kök Türk (Kutluk) Devletini kurdu. (682-742) İlteriş Kağan’ın ölümü üzerine tahta kardeşi Kapgan Kağan geçti. Kapgan Kağan, Türk boylarını hâkimiyeti altına aldı. Onun ölümünden bir süre sonra ülke gücünü kaybetti. Bilge Kağan’ın tahta geçmesiyle Kök Türk Devleti tekrar eski gücüne kavuştu. Bilge Kağan, kardeşi Kültigin ve veziri Tonyukuk ile beraber devletin birliğini yeniden sağladı.
Hun ve Kök Türkler döneminde konargöçer yaşam tarzının yanında yerleşik hayat tarzını yansıtan tarım havzalarının örneklerine de rastlanır. Çin’den tarım aletleri ve tohumluk buğday alınması, sulama kanalları açılması vb. Bilgi Notu: Kök Türk heykel sanatının en güzel örnekleri balballardır. Türkler, ölen kahramanlarının mezarları başına hayattayken yendiği ve öldürdüğü düşmanlarının heykellerini dikerlerdi. Çünkü öldürdükleri kişilerin diğer dünyada kendilerine hizmet edeceği inancındaydılar. Bu heykellere balbal adı verilirdi. Uygur heykel sanatının kaynağı balballara dayanıyordu. Kök Türk Yazıtları olarak adlandırılan abideler II. Kök Türk Devleti’ne aittir. Ayrıca Bengü Taş (Ebedî Taş) ismi de verilen bu yazıtlarda Türk adı ilk defa millet adı olarak kullanılmıştır. Kök Türk Yazıtlarında dünyanın yaratılışı, Kök Türk Devleti’nin kuruluşu, yıkılışı ve tekrar kuruluşu anlatılmıştır. Bu yazıtlarda toplumsal hayatın her alanıyla ilgili öğütler verilmiştir. Bu yazıtlar 38 harften oluşan Kök Türk alfabesi ile yazılmıştır. Bilgiler Notlar:
UYGURLAR
Bilgi Notu (Uygurlar) :
İLK TÜRK DEVLETLERİ İLE İLGİLİ ÖNEMLİ BİLGİLER Türkler Çinlileri yenmişler ve vergiye bağlamışlar ama Çin’e yerleşmeyi düşünmemişlerdir. Çünkü Çin çok kalabalık olduğu için Türkler ( milli benliklerini ) kültürlerini kaybetmekten, kalabalık Çinliler arasında eriyip yok olmaktan korkmuşlardır. Veraset Sistemi: Türklerde devlet, hükümdar ailesinin ortak malı sayılırdı. Ve ülke hükümdarın sağlığında oğulları arasında paylaştırılırdı. Bu durum taht kavgalarına ve devletin yıkılmasına neden olurdu. Uygurların yerleşik yaşama geçmelerinde etkili olan faktörler; Tarım ve ticaretle uğraşmaları ve mani dinini benimsemeleridir. (Çünkü mani dini et yemeyi yasaklıyordu. Bu sebeple tarımla uğraşmışlardır). Türkler göçebe (konargöçer) yaşadıkları için;
Bilinen En Ünlü Türk Destanları:
İlk Türk Devletlerinde yeni doğan bir çocuğa kahramanlık göstermeden ad konmazdı.
İSLAMİYET’İN DOĞUŞU VE DEĞİŞİM
Cahiliye Dönemi’nde Arap Yarımadası’nın dinî, kültürel, ekonomik, hukuki ve siyasi durumu şöyleydi: Dini:Araplar kendi yaptıkları putlara taparlardı. Putperestlik yaygındı. Mekke şehrinde bulunan kutsal kabul ettikleri Kâbe’de önemli putları bulunurdu. Sosyal ve Ekonomik:Kadını önemsemeyen Araplar arasında kız çocuklarını diri diri toprağa gömenler olurdu. Kadınlara miras verilmezdi. İnsanların bir kısmı köle olarak çalıştırılırdı. Her türlü kötü davranış yaygındı. Can ve mal güvenliği yoktu. Bir kişinin işlediği suçtan dolayı tüm soyu sorumlu tutulurdu. Mekke ve çevresinde ticaret gelişmişti. Medine ve Taif tarım yapılan merkezlerdi. Alışverişte faizcilik yaygındı. Kültürel:Okuma yazma çok yaygın değildi. Mekke’de ticari amaçla yapılan panayırlarda şiir yarışmaları düzenlerlerdi. Siyasi: İslamiyet’ten önce Arap Yarımadası’nda çeşitli devletler kurulmuş ama birlik sağlanamamıştı. Kabilelere bölünmüş Araplar arasında sürekli devam eden kan davaları yaygındı. Bilgi Notu: Aralarında Hz. Muhammed’in de bulunduğu Mekke’nin ileri gelenleri Hilfu’l-Fudûl (Erdemliler Topluluğu) adı verilen bir topluluk oluşturdu. Bu topluluk Mekke’de zulme uğramış mazlumlara yardım etme ve zalimlerle mücadele etme kararı aldı.
Medine Sözleşmesinin Önemli Maddeleri:
Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretinden sonra gerçekleştirdiği ilk faaliyetlerden biri Mescidi Nebevî’nin inşasıdır. Hz. Muhammed’in de yapımında çalıştığı mescit, ensar ve muhacirlerin kaynaşması için iyi bir fırsat oldu. Mescidin yanına öğrencilerin kalması ve eğitim görmeleri için odalar (suffe) yapıldı. Mescidin bazı odaları da yoksul muhacirler için ayrıldı. Mekkelilerle Müslümanlar arasında yapılan savaşlar Bedir Savaşı: Mekkeli müşrikler ile Müslümanlar ilk olarak 624 yılında Bedir Savaşı’nda karşı karşıya geldiler. Savaşı Müslümanlar kazandı. Savaş sonunda esir olan Mekkeli müşriklerden okuma-yazma bilenler, on Müslüman’a okuma-yazma öğretmeleri şartıyla serbest bırakıldı. Bu durum İslam’ın eğitime verdiği önemi gösterir. Uhud Savaşı:Mekkeliler ile Müslümanlar arasında 625 yılında yapılan Uhud Savaşı’nda Hz. Muhammed yaralandı. Amcası Hz. Hamza şehit oldu. Uhud Dağı yakınındaki tepeye yerleştirilen okçuların mevzilerini terk etmeleri nedeniyle Müslümanlar savaşı kaybetti. Hendek Savaşı: 627 yılında Müslümanlar ile Mekkeliler arasında yapılan Hendek Savaşı’nı Müslümanlar kazandı. Bu savaş Mekkelilerin Müslümanlar üzerine düzenlediği son sefer oldu. Bu savaştan sonra Mekkeli müşrikler Müslümanlara saldırmaya bir daha cesaret edemediler, savunmaya çekildiler. Hudeybiye Antlaşması: 628 yılında Müslümanların Kâbe’yi ziyaret etmek istemesi üzerine Mekkeliler ile Müslümanlar arasında bir gerginlik yaşandı. Yapılan görüşmelerin ardından Hudeybiye Antlaşması ile sorun çözüldü. Bu antlaşma ile Mekkeliler, Müslümanları bir devlet olarak resmen tanımış oldu. Mekke’nin Fethi: Mekkelilerin Hudeybiye Antlaşması’nın şartlarını bozmaları üzerine İslam ordusu 630 yılında Mekke’yi fethetti. Hz. Peygamber Kâbe’yi putlardan temizledi. Veda Haccı/Hutbesi:Hz. Muhammed son haccında Müslümanlara Veda Hutbesi ile seslenmiştir. Bu hutbede Cahiliye adetlerinin kaldırıldığını açık bir şekilde söylemiştir. Veda Hutbesi’nden sonra vefat etmiştir (632). Önemli Not:10 Aralık 1948’de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer alan yaşama hakkı, eşitlik, özgürlük ve adalet kavramları 1400 yıl önce Veda Hutbesi’nde vurgulanmıştır. DÖRT HALİFE DÖNEMİ İslam tarihinde Hz. Muhammed’in vefatından sonra Dört Halife Dönemi başlamıştır. Dört halife Müslümanların ileri gelenlerinin seçimiyle belirlenmiştir. Bu nedenle bu dönem bir tür cumhuriyet dönemi sayılır. Hz. Ebubekir:
Hz. Ömer:
Hz. Osman:
Hz. Ali:
EMEVİLER
ABBASİLER
ÖNEMLİ BİLGİLER
İSLAMİYET VE TÜRKLER
Türklerin İslamiyet’i kabul etmelerinde etkili olan faktörler
KARAHANLILAR (840-1212):
GAZNELİLER (963-1186):
BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ (1040-1157):
Türklerin İslamiyet’i kabulü İle Yönetim Alanında ki Değişiklikler:
Kutadgu Bilig
Dîvânü Lugāti’t-Türk
Selçuklu Sultanı Alparslan ve Melikşah Dönemi’nde vezirlik yapan Nizamülmülk’ün çalışmalarıyla Nizamiye Medreseleri kurulmuştur. Bu medreseler planları, teşkilatları ve müfredatlarıyla tarihte önemli bir yer tutar. Daha önceki medreseler özel kuruluşlar olduğu hâlde, Nizamiye Medreseleri devlet himayesinde ortaya çıkmıştır. Bilgi: Melikşah’ın emri üzerine Nizamülmülk tarafından yazılan Siyasetname adlı eser dönemin önemli kaynaklarındandır. Eserde Nizamülmülk’e göre en iyi devlet düzeninin nasıl olabileceği, başarılı bir hükümdarın neler yapması gerektiği anlatılmaktadır. Talas Savaşı ile;
Karahanlılar
Divan-ı Lügat’it Türk (Büyük Türkçe Sözlük): Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmıştır. Amacı Türkçenin Arapçadan zengin bir dil olduğunu anlatmak ve Türkçeyi öğretmek için yazmıştır. Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi): Yusuf Has Hacip tarafından yazmıştır. Bu öğüt ve ahlak konusunda bilgiler verir. İnsanların iyi olması için neler yapması gerektiğini anlatır. Gazneliler
YENİ YURT ANADOLU Selçukluların Anadolu’ya yerleşmek istemelerinin nedenleri
Malazgirt Savaşı sonucunda:
Alparslan, Malazgirt Savaşından sonra komutanlarını Anadolu’nun fethedilmesi için görevlendirmiştir. Anadolu’da Kurulan İlk Türk Beylikleri Malazgirt Zaferinden sonra Anadolu’da Türk Beylikleri Dönemi başlamıştır. Anadolu’ya gönderilen beyler, fethettikleri yerlere beraberlerinde getirdikleri boyları yerleştirerek burada beyliklerini kurmuşlardır.
Ayrıca Anadolu’da Türk İslam sanatının önemli eserlerini meydana getirmişlerdir.
TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ (1075-1308) Türkler fetih ve gaza amacıyla yeni vatanları Anadolu’ya kitleler hâlinde göç etmeye devam ediyorlardı. Bu amaçla gelenlerden biri de Süleyman şah ve Oğuzların Kınık boyuydu. Bizans’ın zayıflıklarından yararlanan Süleyman şah, İznik’e kadar geldi ve burayı başkent yaparak Türkiye Selçuklu Devleti’ni kurdu.(1075) Fethettiği yerlerdeki halka adaletle davranması Müslüman olmayan halkın da devlete bağlılığını artırdı.
Batıdan gelen I. Haçlı Seferi’ne karşı koymaya çalıştı. Anadolu Türk siyasi birliğini kurmak için mücadele etti. Çaka Beyliği’ne son verdi.
Danişmendliler’in egemenliğine son vererek Anadolu’da Türk birliğini kurma yolunda büyük adım attı. Miryokefalon Savaşı’nda Bizans’ı yenerek Anadolu’nun Türk yurdu olmasını kesinleştirdi. Yaşlılığı döneminde ülke topraklarını on bir çocuğu arasında paylaştırdı. Bu durum merkezî otoriteyi zayıflattı.
2 kez tahta geçen I. Gıyasettin Keyhüsrev, Samsun’u Rum tehditlerinden kurtararak uluslararası Karadeniz ticaret yolunun güvenliğini sağladı. Avrupa ve Mısır’dan gelen ticaret gemilerinin uğrak yeri olan Antalya’yı fethetti. Böylece Selçuklular, Avrupalılarla ticari ilişkilere girip anlaşmalar yaptılar.
Kıbrıs kralı ile ticari anlaşmalar imzaladı. Deniz ticaretini daha da geliştirmek için Sinop’u fethetti. Böylece kendisine Galip Sultan unvanı verdi. HAÇLI SEFERLERİ (1096-1270) Bizans, Anadolu’da Türklerin akınlarını bir türlü durduramıyordu. Türklerin ilerleyişi çok hızlı olduğu için İstanbul’un hatta Avrupa’nın güvenliği tehlikede idi. Bu durum sadece Bizans’ı olumsuz etkilemedi, Avrupa’daki diğer devletlerin de tedirgin olmasına sebep oldu. Bizans’ın Anadolu’daki Türk akınlarına karşı Avrupalı devletlerle birlikte hareket etmesi gerekiyordu. Büyük bir ordu hazırlamak isteyen Bizans imparatoru, Katolik kilisesinin başında bulunan Papa II. Urban’dan yardım istedi. Böylece Avrupa’daki farklı milletlerden bir araya gelen haçlı ordusu oluşturuldu.
Bilgi Notu: Bu seferlere katılanların elbiselerinin ve kalkanlarının üzerinde Haç işareti olduğu için bunlara Haçlı denilmiştir. HAÇLI SEFERLERİNİN NEDENLERİ DİNİ
SİYASİ
EKONOMİK
Birinci Haçlı Seferi Haçlıların en başarılı olduğu seferdir. İznik’i alan haçlılar Eskişehir’de Selçuklularla yaptıkları meydan muharebesini kazanmışlardır. Kudüs, Urfa ve Antakya gibi kutsal kabul ettikleri yerleri almışlardır. Türkiye Selçuklu Devleti başkentini Konya’ya taşımıştır İkinci Haçlı Seferi Urfa’nın Müslümanlar tarafından geri alınması üzerine düzenlenmiştir. Eskişehir civarında haçlılar zayıf atları ile ağır hareket ederken Türkler hafif silahlar ve çevik atlarla mücadele etmiştir. Sultan Mesud Haçlı ordusunu mağlup etmiştir. Üçüncü Haçlı Seferi Eyyübi Devleti Sultanı Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü alması üzerine düzenlenmiştir. Uluborlu ve Akşehir’de yapılan mücadeleler sonucunda Haçlılar büyük kayıplar vermişlerdir. Daha sonra Konya’yı kuşatan Haçlılar Kudüs’e doğru yönelmişler fakat başarılı olamamışlardır. Dördüncü Haçlı Seferi Selahaddin Eyyübi’nin ölmesi üzerine ortaya çıkan taht kavgalarından yararlanmak için düzenlenmiştir. Fakat Haçlılar Kudüs’ü geri almak yerine İstanbul’u işgal etmişlerdir HAÇLI SEFERLERİNİN SONUÇLARI DİNÎ
SİYASÎ
EKONOMİK, TEKNİK, KÜLTÜREL
Miryokefalon Savaşı Türkiye Selçuklu Devleti’nin askerî hareketlerini durdurmak isteyen Bizans İmparatoru Manuel sefer hazırlıklarına başladı. II. Kılıç Arslan’ın barış teklifini kabul etmeyen Manuel, 1176’da harekete geçti. II. Kılıç Arslan Miryokefalon Savaşı’nda Bizans ordusunu pusuya düşürerek yendi. Bu zaferden sonra Bizans’ın Türkleri Anadolu’dan atma ümidi sona erdi. Anadolu’nun Türk yurdu olduğu kesinleşti. Bizans Türkler karşısında savunmaya çekilmek zorunda kaldı.
Kösedağ Savaşı (1243) Alâeddin Keykubad döneminde Konya, Kayseri gibi şehirlerin etrafı Moğol tehdidine karşı surlarla çevrilmiş, diğer Müslüman devletlerle birlikte hareket etmek için girişimlerde bulunulmuş ancak alınan tedbirler bu tehlikenin önlenmesinde yeterli olmamıştır. Alâeddin Keykubad’ın ölümü üzerine Moğolların Anadolu’daki tehditleri giderek artmıştır.
TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ VE BEYLİKLERİN ANADOLU’NUN TÜRKLEŞMESİNE KATKILARI
ÖNEMLİ NOTLAR
Malazgirt Savaşı sonucunda;
Bilgilendirme
Selçuklularda devlet işleri Divan adı verilen kurulda görüşülürdü. Divana hükümdar veya vezir başkanlık ederdi.
MEDENİYETE YÖN VEREN YOLLAR (Geçmişten Günümüze Ticaret Yolları) İnsanların binek hayvanları evcilleştirmeleriyle göç ve taşımacılık faaliyetleri daha kolay hâle gelmiştir. Zamanla taşımacılık ve ulaşım teknolojisinin gelişmesiyle ticaret faaliyetleri de gelişmiştir. şehirler, ülkeler, medeniyetler arasında yapılan ticaret faaliyetlerinin artması kültürel, ekonomik ve siyasi etkileşimin de artmasını sağlamıştır. Bu etkileşime günümüzden ve tarihten birçok örnek vermek mümkündür.
İpek Yolu üzerinde yer alan bazı şehirler ve özellikleri
Bilgi Notu: İpek Yolu, Çin’den başlayıp Orta Asya ve Anadolu üzerinden geçerek Avrupa’ya kadar uzanan tarihin en önemli yollarından biri olmuştur. Yüzyıllar boyunca İpek Yolu üzerinde tüccarlar büyük kervanlar ile ticaret yapmış, ekonomik kazanç sağlamışlardır. Tüccarlar İpek Yolu’nun geçtiği bölgelere hâkim olan devletlere geçiş ücreti ödemişlerdir. Ayrıca bu tüccarlar yol üzerindeki yerleşim yerlerinde yaptıkları alış verişlerle bölge halkının gelirinin artmasına büyük katkıda bulunmuşlardır.
Bilgi Notu: Baharat Yolu, Çin ve Hindistan’dan başlayarak kara ve deniz yolu ile Mısır’a ve Anadolu’ya oradan da Avrupa’ya uzanan önemli bir ticaret yoludur. Bilgi:Baharatlar ağaçlardan, hoş kokulu yosunlardan, bitki köklerinden, çiçeklerden, tohumlardan ve otsu bitkilerin meyvelerinden yapılan kurutulmuş ürünlerdir. Baharatlar İlk Çağlarda daha çok et ve ürünlerinin bozulmasının önlenmesi ve hoş olmayan kokuların maskelenmesi amacıyla kullanılmıştır. Baharatlar bunun yanı sıra dinî ayinlerde ve hastaların tedavisinde de kullanılmıştır. Özellikle İlk Çağ’da Mısırlıların ölülerini mumyalamak için baharatlardan faydalandığı bilinmektedir. Baharatın anavatanı Hindistan, Çin gibi Uzak Doğu ülkeleri olduğu kabul edilmiştir. Baharat yüzyıllarca kara ve deniz yoluyla Uzak Doğu’dan Afrika’ya ve Avrupa’ya taşınmıştır. Günümüzde marketlerde, çarşılarda, aktarlarda, pazarlarda rahatça ve bolca ulaşabildiğimiz baharatı geçmişte elde etmek çok da kolay olmamıştır. Baharata duyulan ihtiyacının fazlalığı ve baharat üretiminin birçok medeniyet tarafından bilinmemesi baharatın değerli bir ticaret ürünü olmasına sebep olmuştur. Öyle ki 15. yüzyıla kadar Avrupa’da baharatın gramı gümüşle ve altınla yarışır durumdadır. Bu dönemden kalma belgelerde arazi alımları, gümrük vergileri gibi ödemelerin karabiberle yapıldığına rastlanmıştır. Yine aynı dönemde 10 gram Hindistan cevizi ile yedi inek takas edildiği bilgisine ulaşılmıştır.
Bilgi Notu: Avrupalıların 11. ve 13. yüzyıllar arasında İslam dünyası üzerine yaptıkları Haçlı Seferleri’nin sebeplerden biri de doğudaki ticaret yollarını ele geçirmek ve doğunun zenginliklerine sahip olmaktır. Avrupalılar bu seferlerde siyasi ve askerî amaçlarına ulaşamamışlarsa da kâğıt, matbaa, barut, pusula gibi buluşları Müslümanlardan öğrenmişlerdir. Türkiye Selçuklu Devleti Anadolu’dan geçen kara ve deniz ticaret yollarına hâkim olmak istemiştir. Gümrük vergilerini artırmayı hedefleyen Türkiye Selçuklu devleti önemli ticaret limanları olan Alanya, Antalya, Samsun ve Sinop gibi şehirleri fethetmiş, komşu ülkelerle ticaret anlaşmaları yapmıştır. Ülkedeki ticaret yollarının cazibesi artırmak için tüccarların mallarını ve canlarını sigortalamış, yollar üzerine günümüzdeki karakollara benzeyen derbentler ve kervansaraylar (hanlar)inşa etmiştir. Bu sayede ülke ekonomisi hızla gelişmiştir. Önemli: Kervansaraylar dil, din, renk farkı gözetmeksizin tüm tüccarların konaklayabileceği dinlenme alanlarıdır. Yüksek duvarlarla çevrili kervansaraylarda askerî birlikler de bulundurulmuştur. Böylelikle tüccarların malları, canları ve hayvanları güvence altına alınmıştır. Aynı zamanda tüccarlara tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik hizmetler verilmiştir. Anadolu’da ticaret yolları üzerinde bulunan kervansaraylar 8-9 saatlik yürüme mesafesi (40 km’lik) aralıklarla yapılmıştır.
Okuyup anlamanız dileğiyle… ………… Sosyal Bilgiler Öğretmeni |